Перевод: со всех языков на немецкий

с немецкого на все языки

kız çocuk

См. также в других словарях:

  • çocuk — is., ğu 1) Küçük yaştaki oğlan veya kız Çocuğun bir sütninesi vardı. R. H. Karay 2) Soy bakımından oğul veya kız, evlat Anası olacak bir kadın çocuğu omuzundan yakalamış. B. R. Eyuboğlu 3) Bebeklik ile erginlik arasındaki gelişme döneminde… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kız — is. 1) Dişi çocuk Düşüncesi bu noktaya gelince birdenbire Azize nin küçük kızını hatırladı. H. E. Adıvar 2) Bakire Bulursam namuslu bir kızla evleneceğim. B. R. Eyuboğlu 3) Üzerinde kadın resmi bulunan iskambil kâğıdı Karo kızı. 4) ünl. Dişi… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çocuk bakıcısı — is. Çocuk bakımı ile görevlendirilmiş kız veya kadın, çocuk bakıcı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kız kızan — is. Çoluk çocuk, ev halkı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • üvey kız — is. Karı kocanın her birine göre öbürünün ayrı bir eşinden dünyaya gelmiş olan kız çocuk …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kıyturmak — iğrilemesine kestirmek III, 193 kız, kız çocuk; cariye; pahalı nesne I, 7, 236, 280, 291, 299, 312, 326, 382, 412, 442, 474 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • kızlanmak — pahalı bulmak, II, 251; III, 198, 199 kız edinmek, kız çocuk sahibl olmak II, 251, 254; III, 198 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • miras yemek — 1) kendine miras kalmak Erkek çocuk ne kadar miras yerse kız çocuk da o kadar miras yer. F. R. Atay 2) kendine kalan mirası tüketmek Son zamanlarda İzmir deki gazinocu bir amcasından beş bin liralık bir de miras yemişti. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • müdebbir — sf., esk., Ar. mudebbir İşin arkasını ve sonunu düşünüp çare arayan, önlem alan Bu kız, çocuk gibi görünürmüş, amma yüz yaşındaki bir ihtiyar kadar müdebbir ve ağırbaşlı imiş. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sütkız — is. Bir kadının kendi çocuğu değilken emzirdiği ve kocasıyla birlikte evlat olarak benimsediği kız çocuk Siz bizim hanımefendinin ölen kocasının erkek kardeşinin sütkızı imişsiniz. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ihsan etmek (veya buyurmak) — bağışta bulunmak, bağışlamak Allah bir de kız çocuk ihsan etseydi, bu ismi verecektim. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»